Facebook
Twitter
LinkedIn
2023 bitmeden önde gayrimenkul Danışmanlarına kulaklarına takacak son bir küpe vermek istedim.
Bu yıl elimden geldiğince sizlere çeşitli bilgi ve deneyimlerimi her pazartesi günü paylaşmaya çalıştım.
Okuyanlara ve takip edenlere minnettarım.
Son haftanın konusu olarak Bilmek, Öğrenmek ve Davranış Değişikliği başlığı altında yılın son yazısını yazıyorum.
Ben her hafta pazartesi günleri akşam bir sonraki haftanın blog yazısını hazırlama alışkanlığına sahibim. Bazen yazamadığım oluyor. Çünkü Türkiye’nin güzel bir köşesinde eğitim veriyor oluyorum. Neyse ki aralık ayında son iki haftayı dolu dolu yazdım. Aralık ayının başında Antalya ‘da 6 gün eğitim verdim. Her ne kadar yorulsam da insan sevdiği işi yapınca pek yorgunluk hissi duymuyor.
Gayrimenkul Ofis Eğitimleri
Türkiye’de hizmet veren gayrimenkul markaları hem Brokerlere hem de Danışmanlara birçok temel eğitim sunuyorlar. Hiç yoktan iyidir. Bir de 100 saat alınan bir MYK 5 için eğitim var. Onu da çevrimiçi üniversiteler veriyor. İçeriği son derece kısıtlı ve faydasız bir eğitim. Sadece şekil şartı olarak düşünebilirsiniz.
Ben sektöre girdiğimde (1999) markanın 5 günlük eğitimine katılmıştım. Eğitimden çıktıktan sonra aklımda kalan tek şey “Etki Çevresi” olmuştu. Çünkü içerik ülkemize özgü değil de başka bir ülkenin çalışma modelini anlatıyordu. Ben de hemen kaynak aramaya başladım ve o dönemde rahmetli Nuri Özelmacıklı abimin “Emlakçının El Kitabı” notlarını bulmuş ve çok mutlu olmuştum. Ancak kitap son derece teknik ve mevzuat doluydu.
İş başa düştü ve eldeki imkanlar ile yola devam ettik. Sektör ile ilgili ne varsa okudum. Ağırlıkla konu gelip kanun ve mevzuatlar etrafında dolanıyordu. Başka hiç bir yanak maalesef yoktu. Yurtdışından kitaplar getirttim. Ya da ben gittiğimde satın alıp okudum. Ancak anlatılanların bizimle bir ilişkisi yoktu. Uygulamak hemen hemen imkansızdı.
Günümüz Danışmanları Çok Şanslı
Ankesörlü telefonlardan mobil telefonlara geçmek, İnternetin devreye girmesi, Sarı sayfalar ve “Haberiniz Var mı?” broşürlerinden Sosyal Medya ve YouTube ‘a kadar olanaklar o kadar arttı ki. Biz eskiler bugünün olanaklarını hayret ile izliyoruz.
Günümüz danışman ve brokerleri ise, şikayet ederek ve sadece olumsuzluklara odaklanarak işlerin çok kötü olduğunu sağda solda paylaşıyorlar.
Bana göre günümüzde gayrimenkul danışmanlığı yapmak çok ama çok kolaylaştı. Fakat rekabet o kadar arttı ki sapla samanı ayırmak artık mümkün olmuyor. Eğitim seviyesinin İlkokula düzeyine çekilmek istenmesi ise başka bir komedi. Eğitimin gerekli olmadığına inanan bir toplumda başarılı olmak sadece bilek gücüne ve mafyalaşmak ile oluyor. “Döveriz abi”
Eğitim Şart mı
Bizim topraklarda şart değil. Başka toraklarda ise olmazsa olmaz. Kitap okuma oranının yerlerde süründüğü bir toplumda abuk subuk televizyon dizilerinin yaptığı primin ise, haddi hesabı yok. Çünkü tembel işi. Milyonlarca insan bir şirketin ve birilerinin cebini doldurmaya farkında olmadan devam ediyor. Her türlü abuk sabuk ilişkilerin marifetmişçesine gösterildiği, insan öldürmenin bir itibar olduğu anlatılan diziler gırla gidiyor.
Toplum böyle olunca danışmanlar da pek farklı olmuyor. Sadece eğitime katılanların % 15 i eğitimi dikkatle takip ediyor ve not alıyor. Daha da önemlisi soru soruyor. Geri kalanlar ise eğitimde cep telefonları ile mesajlaşıp başka işlerle uğraşıyorlar. Çünkü cep telefonu müptelası olmuş durumdalar. Ot içmek kadar müptezeller. Maalesef idrak düzeyi sıfır çizgisinin de altında.
Broker eğitime para vermiş. Otele para ödüyor. Ofisin iki gün mesaisinden ayrılmış. Eğitim içeriği danışmanların ihtiyaçlarına göre hazırlanmış. Türkiye’nin en deneyimli ve 3 kitap yazmış eğitmeni ders anlatıyor. Arkadaş başka dünyalarda. Dedim ya, idrak yok. İdrak olmayında tüm bu çabalar ve paralar çer çöp oluyor.
Tek bir şey var. O da eğitim sonunda eğitmen ile fotoğraf çektirip sosyal medyada yayınlamak. Bu konuda hiç bir sözüm yok.
Liderler çok okuyanlardır
Dünya üzerindeki tüm liderleri incelediğinizde ortak tek bir özellik görürsünüz. Hepsi çok okuyan insanlardır. Kitap okumanın başarılı olmaya bir etkisi var mıdır?
Malcolm Gladwell adında bir Kanadalı bir gazeteci yazar var. Kişisel gelişim konunda türkçeye çevrilmiş birçok kitabı var. “Çizgi Dışındakiler, Düşünmeden Düşünebilmenin Gücü, Davut ve Golyat” Kitaplarını okuyanlar bilir. Yazar şöyle bir açıklama yapıyor “Her hangi bir konuda usta olmak istiyorsanız, o konuda en az 10,000 Saat süre geçirmeniz gerekiyor.” Bilimsel bir araştırma ile desteklediği bu açıklamasında son derece haklı olduğu anlaşılıyor. Peki 10,000 saat kaç gün? 416 gün. Bir yıldan bir ay fazla. Ülkemizde sevdiğim bir atasözü vardır. “Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapma!” diye. Ne kadar doru demiş atalarımız.
Herhangi bir şeyi bilmek için öncelikle okumanız, araştırmanız ve kafa yormanız gerekiyor. Bilgi kirliliği had safhada ve algı yönetimi yapmak çok ama çok kolay. Bilmek sadece okumak ile değil aynı zamanda eğitimlere veya seminere katılarak da olabilir. Ya da ustalardan deneyim paylaşımı ile de yeni şeyler bilebilirsiniz.
Ancak bilmek, öğrenmiş olmak yerine geçmiyor. Öğrenebilmek için o bilgiyi yaşamınızda kullanabilmeniz gerekiyor. Kullanabilmek içinse bilgiyi bir Atomik Alışkanlık haline getirmeniz lazım. Atomik alışkanlık denilen şey ise, nasıl çayınıza şeker atarken beyninize bir komut vermiyorsanız, arabayı çalıştırırken kontak anahtarını çevirmek için de komut vermiyorsanız, bunun nedeni Atomik Alışkanlıklarınızı devrededir demektir. Bunu başarmak için bilginin davranışa dönüşebilmesi lazım.
Bilginin davranışa dönmesi sağlamak ise, peş peşe farkındalık ile bilgiyi bedenen kullanmak, tekrar etmek ve prova yapmaktan geçiyor. Aynı profesyonel sporcular ve tiyatro sanatçıları gibi. Ne kadar çok tekrar o kadar gelişmiş atomik davranış oluşturuyor. Daha sonrasını düşünmenize gerek dahi kalmıyor. Müzik aleti çalmak veya resim yapmak da benzer bir atomik davranış örneği olarak gösterilebilir. Tekrar süresini kısaltmanın ise tek bir yolu var o da yaptığınız mesleği sevmek.
Yılın son haftası size bol kazanç ve başarılar diliyorum.