Sonbaharda Bizi Neler Bekliyor

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 23 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Sonbaharda Bizi Neler Bekliyor

Facebook
Twitter
LinkedIn

Yaz artık son günlerinde. Sonbahar kendini hissettirmeye başlayacak. Bunu bir hava tahmini olarak algılamayın. Gayrimenkul piyasası olarak kendini hissettirmeye başlayacak. Ne olacağını merak ediyorsanız, yazımı okumanızı öneriyorum. Sonbaharda bizi neler bekliyor?

Son iki yıldır Türkiye ekonomisi pek iyi durumda değil. Dış Borç rekor kırmış durumda. Dövizler aldı başını gitti. Banka faizleri kontrol edilemez bir halde. Genel olarak ekonomi parametrelerini okumayı biliyorsanız, ülkenin içinde olduğu durumu anlamamak ne mümkün. Zaten bir ülkede aldınız bir tüketim malzemesini bir hafta sonra farklı bir fiyat ile alıyorsanız, sorun büyüktür. 

Öngörülerim

Sektörde geçen 23 yıl yaşamda geçen 61 yıl ile öngörülerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Ben bir ekonomist değilim. Bir bankacı veya yatırımcı da değilim. Sadece sektör deneyimlerimden ve  piyasadan tuttuğum nabızlardan yol çıkarak size biraz kahinlik yapmak istiyorum. Bu kahinliği kötü anlamda söylemiyorum. Ancak, pembe bir tablo çizmeyeceğim kesin. 

Eylül Beklentim

Eylül Beklentim

Okullar ile birlikte ailelerin masrafları artışa geçecek. Bu masraflar piyasayı ilk hareketi (ivmeyi) verecek. Okul ödemeleri ve okul giderleri bir şekilde ilk rezervlerden kullanılacak. İnsanlar pahalılıktan ve zamdan şikayet edecekler. 

Öğrenilmiş Çaresizlik diye bir psikolojide onaylanmış kavram bulunmaktadır. Birçok şekilde anlatılır. Kavanoza koyulan pireler ile yapılmış, maymunlar ile yapılmış videoları YouTube ‘da bulabilirsiniz. Meraklı olanlar bakabilir. 

Bizimde cam tavanımız zam ve pahalılık. Bu iki sözcük zamanındaki hitabeti kuvveti ve algı operasyonu destekli konuşmalar ile bizim bilinçaltımıza öylesine güzel yerleştirilmiştir ki. Bundan dert yansak da cam tavanı aşamayacağımızı öğrenmiş durumdayız. Kader, kısmet ve nasip ile ilerliyoruz. 

Aynı durum başka ülkede olsa, insanlar sokağa dökülüp protestolarda bulunurken bizler kolluk kuvvetleri ile korkutulduğumuz için yine öğrenilmiş çaresizliğimize geri dönüyoruz. 

Aslında burada fark edilmesi gereken TEK ŞEY fakirleşmeyi fark etmek ve anlamaktır. Kısaca anlatmak gerekirse, bize “Bak kuş geçiyor!” diyerek cebimizdeki cüzdanı göz göre çalıyorlar. Biz de “olsun canım, kuşu gördüm ya” diyerek kendimizi hep avutuyoruz. 

Eylül ayında hem kiralıkları sayısı hem de satılıkların sayısı önemli sayıda artacak. Nakitte olanlar. Banka kredisine ihtiyacı olmayan varlıklı insanlar fırsat avına çıkacak. Bütçelerine göre mülk alacaklar.  Bu müzakereler diş sökecek nitelikte ve acımasız olacak. Av sezonu böylece başlayacak. 

Eylülde satılık mülk fiyatları yükselmeden kalacak. İşler masada ve müzakerede bitecek. Güçlü olan yani nakit parası olan müzakereyi kazanacak. 

Ekim Beklentim

Ekim Beklentim

Ekim ayı ise daha sert geçecek. Her ne kadar faiz yukarı çekilse de döviz tekrar yukarıya doğru hareket etmek için piyasayı var gücü ile zorlayacak. Dolar tahminim 31-33 arasında. Euro tahminim ise 38-39 arasında. 

Döviz artışı piyasada dolaşsa da mülk fiyatları yukarı çıkmaya pek cesaret edemeyecek. Bunun nedeni konut kredilerinin kaynak bulamaması olacak. Ekonomideki ana sıkıntı paranın kendi değerini koruyamaması. Bunun için açıklanmış bir tedbir yok. Sadece petrol ve doğalgaz bulunduğuna dair şaibeler var. 

Ekonominin toparlanması için üretimin artması ve ithalatın ciddi şekilde sıkılaştırılması gerekiyor. Gelişmiş ülkeler pazar kaybetmemek adına bu konuda bizim sırtımızı sıvazlayarak bizi avutmaya çalışıyor. 

Özet olarak konut kredisi olmayacağı için zorda kalan mülk sahipleri gelen teklifleri geri çevirmeyecek duruma gelecek. Alıcısı olan danışmanlar Ekim ayında güzel para kazanacak. Eğer müşterinin parası hazırda ise, dövizde ise veya altında ise hiç sorunsuz işleme dönecek. 

Ekim ayına bol portföyle girmenizi öneriyorum. Portföy almak için elinizdeki tüm olanakları kullanın. FSBO veya SEÇ, Bölge Çalışması, Referanslar aklınıza ne geliyorsa hepsini harekete geçirin. 

Kasım Beklentim

Kasım Beklentim 

Kasım herkes için daha da zorlaşacak. Hatta bazı ham maddelerin ithalatında ülke zorlukları hissedilmeye başlayacak. Bu aylarda biraz stok yapmak çok doğru bir seçim olacak. Bugün ne alırsanız, yarın aynı fiyatla almanız mümkün olmayacak. 

Yıllık tüketiminizi hesaplayarak bazı malzemelerinizi bugünden alıp stoklamanız daha doğru bir seçim olacak. Eğer uygun bir deponuz veya odanız varsa, şimdiden ufak ufak kağıt, peçete, zeytinyağı gibi çok ve sık kullandıklarınızı stoklamaya başlayın. 

Gayrimenkuldeki daralma ayyuka çıkacak. Birkaç önlem açıklansa da yararlı olmayacak. Zorda olanlar satmak istese de satmayacak çünkü para kıtlığı sokakta hissedilir bir seviyeye gelecek. Kasımda bazı yerli bankaların yabancılara satılacağından eminim. Bunların içinde devlet bankalarının da olacağı bana göre mümkün. Çünkü devlet bankalarının zararları açıklanamayacak kadar büyük ve Sayıştay bile açıklama yapamayacak durumda. 

Danışman için av mevsimi devam edecek. Alıcı çalışanlar bolca işlem kapatacak. Mülk sahiplerini temsil eden danışmanlar komisyon bedellerinde indirime gitmek zorunda kalacak. 

Özet 

Kehanetimi okudunuz. Bakalım neler göreceğiz. Benim beklentim ekonomik göstergeleri okuyarak hiç iyi değil. Daha güzel tablo çizenler olabilir. Daha optimist olanlar olabilir. Buna ben bir şey diyemem. Ben sadece bir gayrimenkul profesyoneli olarak böyle bir beklenti içindeyim. 

Hepinize bol kazançlı bir hafta diliyorum.

Güven AÇIK

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 298

En önemli departman hangisi

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

En önemli departman hangisi

Facebook
Twitter
LinkedIn

Gayrimenkul sektörüne biraz yakından bakarsak başlıktaki sorunun yanıtları bakış açısına göre değişiyor. Kimine göre liderlik, kimine göre yönetim, bazılarına göre işe alım, bazılarına göre de Mentorluk veya Satış.

Uzun bir zamandır kendime sorduğum bir soruydu;

Bir gayrimenkul ofisinde en önemli departmanı hangisi?

Yönetim, İşe Alım, Muhasebe, Sosyal Medya, Pazarlama, Eğitim ve Mentorluk hangisi?

İşte daha birisinin cevabını bulamadan size bir soru daha!

Bir gayrimenkul danışmanının en önemli departmanı hangisi?

Her endüstri ve iş kolunda birçok departmanlar, bölümler var. Benim kişisel deneyimim her endüstride kendini en faydalı gören departman SATIŞ departmanı oluyor. Şİrket içinde havalarından geçilmiyor. “Çünkü satış olmazsa, şirket batar.” Bu teori patron ve yönetimleri öylesine esir etmiş ki, Büyük şirketlerde bile satışçılar ne derse o oluyor. 

Her Departman Önemli

Her Departman Önemli

Aslında tüm departmanlar önemlidir. Bir departman diğer bir departmandan önde tutulmamalı ve bu şirkete yansıtılmamalıdır. Çünkü işletmeler bir takım oyunudur. Bütün takım oyuncuları ve departmanlar önem arz eder. 

Bu görüş ayrılıkları markadan markaya, girişimciden girişimciye fark gösteriyor. Aynı zamanda işletme sahibinin yani Broker’in de kişilik özellikleri belirleyici oluyor. Eğer Broker eğitimli ve profesyonel hayattan geliyorsa, öncelikleri başka oluyor. Eğer Broker pratikten yetişme alaylı ise onun durumu ve beklentileri daha farklı oluyor.

Her Brokere MBA Şart

Brokerlere MBA Şart

MBA (Master of Business Administration; İşletme Yönetimi Yüksek Lisansı), iş insanlarına yönelik olarak geliştirilmiş lisansüstü bir yeterlik derecesi. Bana sorarsanız her Broker’in bir İ.Y.Y. derecesi olmalı. Size bir hafta sonu kursundan bahsetmiyorum. 2 yıllık Yüksek Lisans ’tan bahsediyorum. 

İşletme Yönetimi okumak bir Broker’e vizyon katar ve mesleğini daha başarılı bir şekilde yapmasını öğretir. Eksiklerini tamamlar. Aranızda MBA derecesi olan Brokerler varsa onlara şapka çıkarıyorum. İşletme Yönetimi okumanız halinde yaptığınız mesleği daha bilimsel ve ekonomi, sosyoloji, arz ve talep dengeleri gibi birçok önemli konu hakkında yüksek farkındalığa sahip olarak uygulama olanağına sahip olursunuz.

Danışmanın 4 Önemli Departmanı

Danışmanın En Önemli Dört Departmanı 

Mesleğin içinde 2-3 yıl geçirdiyseniz, danışman ile broker arasında ilk bakışta bir fark yok gibi görünebilir. Buna katılmamak mümkün değil. Ancak her ikisi de girişimci olsa da danışman hem kendine hem de Brokere çalıştığının farkındadır. 

Broker ise, danışman yönetimi ve liderlik ile ayakta durabilir ve kalıcı olur. Liderlik özelliği olmayan Brokerler bir süre sonra meslekten kopma ihtimali ile karşı karşıyadırlar. Danışmanlar karşılarında örnek bir lider Broker bulamazlarsa, kısa zaman içinde kendilerine yeni bir lider bulup başka bir marka veya ofise gidebilirler.

Bir ofisten ayrılan danışmanların sayısı yükselme ivmesini yakalamışsa, ayrılışın nedeni Brokerin liderlik ve yönetim eksikliğidir. Danışmanlar marka veya ofislerini değil, asıl olarak Brokeri terk ederler. 

Bir danışmanın dört ana departmanı vardır. Pazarlama, İletişim, Satış ve bu üçlü içine ekleyebileceğiniz son departman Muhasebe departmanıdır. 

Hangisi daha Önemli

Hangisi Daha Önemli

Doğal olarak söylenmesi gereken hepsi önemli. Her biri doğru zamanda doğru hizmet veriyor olmalıdır. Hepsinin hizmet kalitesinin en üst düzeyde olması beklenir. Eğer başarılı bir danışmansanız, yani mesleğinizin merkezine BAŞARI, KALİTE, HİZMET koyduysanız sonuçlar ise tekrar eden işler getirecektir. Buna ROI deniyor. İngilizce bir kısaltma. Açılımı ise, YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞ oranı. Bizde bu “Attığın taş kaç kurbağa ürküttü?” sorusunun yanıtı.

Özet olarak ayda kaç satış kapattın? 1-2-3-4?

Buna sayılar ile konuşmak diyoruz. Kaba tabir ile “Kendine veya Broker’e Hesap vermek” Her ayın sonunda sayılarınız sizi mutlu ediyorsa, mesleği iyi yapıyorsunuz demektir. Bana gelip “Hocam benim yıllık satış ortalamam 4,5” derseniz buna şapkamı tekrar çıkartırım.

Bir yıllık çaylak bir danışmansanız, iyi bir Brokerininiz, Mentorunuz veya Ustanız varsa, Yılda 6 satış ve 10 kiralama iyi bir sonuçtur. 

Uzmansanız; yani 2 yıllık bir danışmansanız 10-12 Satış 14-16 kiralamanız olmalıdır.

Eğer Profesyonelseniz ve meslekte 3. yılınızdaysanız, yıllık ortalamanız 3-4 satış işlemi Kiralama 2-3 adet olmalıdır. 

Ben bu sayılara hiç yaklaşamıyorum diyorsanız; duruma üçüncü bir göz ile bakmanızı tavsiye ederim. Birincisi bölge ve lokasyon yanlış seçilmiş olabilir. İkincisi, hatalı bir marka veya Broker seçmiş olabilirsiniz. Üçsü yetersiz bir eğitim almışsınızdır. Hergün sopa yiyerek para kazanmaya çalışıyorsunuzdur. 

Pazarlama

Pazarlama 

Bu departman benim en gözde olan departmanımdır. Pazarlama yoksa, müşteri olmaz, müşteri yoksa, alıcı ve satıcı olmaz. Sonuç hüsran!

Her danışman her gün en az 1-2 saat Pazarlama Uzmanı şapkasını takarak çalışmalı ve bu departmanı en verimli şekilde çalıştırmalıdır. 

İletişim

İletişim

Bu departman tüm alıcı ve satıcı yönetimini bir MIY (crm) üzerinde yapmanızı sağlayacak en önemli departmandır. Tüm müşterileriniz hakkında ayrıntılı bilgi tutmalı, bunları doğru yerde ve doğru zamanda kullanmalısınız. Gayrimenkul sektöründe hizmet verdiğiniz kişi bir gün Satıcı, bir gün Alıcı, diğer bir gün Kiraya Veren, Başka bir zaman Kiracı olabilmektedir. Burada önemli olan her bir müşterinize yaşamı boyunca kaç kez hizmet verdiğiniz ile ölçülür. 

Tek seferlik satış veya kiralama işlemleri size istikrarlı bir iş ve gelir sağlamaz. İşlem sonrası hizmet verdiğiniz müşteriniz ile iletişimi kesiyorsanız, karanlık ve dipsiz bir kuyuya iniyorsunuz anlamına gelir. Akla gelen ilk gayrimenkul danışmanı olmak için siz de Coca-Cola gibi yapmalısınız.

Kitleniniz ile sürekli iletişimde kalın. Her bir müşterinize yılda en az 40 kez dokunmalısınız. Bunun 4 tanesi telefon görüşmesi. Her üç ayda bir olmak üzere ve amacı ziyaret randevusu almak olmalı. 12 tanesi her ay el yazısı ile doldurulmuş bir Tebrik Kartı. Son olarak da iki haftada bir göndereceğiniz 24 adet WhatsApp mesajı. Bunları nasıl yapacağınızı SEÇ Eğitiminde anlatıyorum. 

Satış

Satış

Günde belki 5-6 tane mesaj alıyorum. “Hocam hiç satışım yok! Ne yapmalıyım? diye. Bunu bana yazmak için çok geç kalmışsınız.

Size bir sır vereyim. Bu sır okuduğum bir kitaptan bana yadigar kaldı. Çok sevdiğim bir sır; “MÜKEMMELİN DÜŞMANI, İYİDİR” İlk okuduğunuz da anlamını kavramayabilirsiniz. İyi olmak gayrimenkul sektöründe sizi bir yere getirmez. Mükemmel olmak zorundasınız. İyi olmak artık sıradan bir durum ve hiç kıymeti yok. 

Mükemmel olmak ise SATIŞ yapmaktan geçiyor. Arada sırada satış yaparak mali durumunuzu ayakta tutuyorsanız, bu İYİ dir. Mükemmel değildir. Mükemmel olmak her servisi SATIŞ ile kapatmaktır. Satış yapmak herkese farklı duygular verir. Danışmanda fazla miktarda mutluluk hormonu salgılanmasına neden olur. Bu durumundan hoşnut olma hormonu bazen 1-2 günde bazen bir haftada azalarak kaybolur. 

Mutluluk hormonunu sürekli salgılamak istiyorsak her hafta satış kapatma alışkanlığına sahip olmak gerekir. Her hafta satış kapatmak size sıra dışı veya akıl dışı gelebilir. Ancak aramızda yapanlar var. Ben onları tanıyorum. Çok da mutlu olduklarını yaşam kalitelerinden anlayabiliyorum. 

Satışta yani serviste mükemmel olmak durumundasınız. Satışta mükemmel olmak istiyorsanız, gelin benimle beraber 90 gün çalışın içinizdeki o mükemmel satış danışmanını birlikte ortaya çıkarayım. 

Muhasebe

Muhasebe

Muhasebe işleri en çok ihmal edilen departman. Bunun ilk sebebi doğru bir muhasebeci veya mali müşavir ile çalışmamaktan kaynaklanır. Onların umrunda değilsiniz. Çünkü sadece ödeme yapmanız muhasebecilere yeterli. Tüm yasal finans ve mali yükümlülükler sizin sorumluluğunuzda. Başınıza bir sorun gelirse, bundan muhasebecinizin kolayca kurtulma şansı var.

Tekrar ediyorum bu departman riskli bir  departmandır. Başınıza çok büyük çorap örebilir. Lütfen bu departmanı dikkatli ele alın ve yönetin. Şakaya hiç gelmez. 

Her danışman için farklı bir departman önemli veya değerli olabilir. Benim bir sektör dinazoru olarak size önerim hepsine yeterli zaman ayırın ve planlı çalışın. 

Bu haftalık bu kadar. 

Bol kazançlı bir hafta diliyorum. 

Güven AÇIK 

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 253

Karar Vermekten İş Yapamayana 4 Öğüt

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Karar Vermekten İş Yapamayana 4 Öğüt

Facebook
Twitter
LinkedIn

Karar yorgunluğu bilimsel olarak ispat edilmiş bir gerçektir. Çok fazla karar vermek zorunda olmanız ilerlemenizi yavaşlatıyorsa, sizin de bir an evvel önleyici tedbirler almanızı tavsiye ediyorum. Neyse ki bu sorunu ortadan kaldırmak için yöntemler var. Hem de başkasına ihtiyacınız olmadan!

Aynı anda hem işinizi ve hem de kendi hayatınızı yöneten biri olarak ne kadar çok doğru karar verirseniz o kadar başarılı olacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Sorun şu ki, ortalama bir insan ne giydiğinden arabada ne dinleyeceğine ve akşam yemeğinde ne yiyeceğine kadar her gün yaklaşık 35.000 karar veriyor. Bu karar yorgunluğu için önemli bir nedendir.

Steve Jobs‘un her gün aynı şeyi giymesinin ve Michael Crichton‘un (Jurassic Park’ın yazarı) bir kitabı tamamlayana kadar her gün aynı öğle yemeğini yemesinin bir nedeni var. Jeff Bezos, işini başarılı bir şekilde yapmak için günde yalnızca üç veya dört önemli karar vermesi gerektiğini söylüyor. Warren Buffett için yılda sadece üç veya dört karar yeterli.

Başarılı bir patron olmak daha çok karar vermek mi demek?

Esas ve doğru olan daha az ama daha önemli kararlar vermek. Böylece kendinizi tükenmezsiniz ve mümkün olan en kaliteli seçimleri yapabilirsiniz.

Bu yazımda size gününüzü atomik alışkanlıklar ile doğru karar verme yorgunluğunuzu nasıl ortadan kaldırabileceğiniz dört yöntemden bahsedeceğim. Bu yöntemlerden bazılarını kullandığınızda ne kadar özgür ve enerjik hissettiğinize inanamayabilirsiniz.

Plan Yapmak

Yöntem 1: Her Şeyi Önceden Planlayın

Önceki yazılarımda öncelik yönetimi hakkında yazmıştım. Yani, bu yazım bir tür öncelik yönetimine devam niteliğinde. Önceliklerinizi zahmetsiz bir hale getirmenin yolunu nasıl yapacağımızdan bahsediyorum. 

Evet, planınızda olmayan bir şey, YOKTUR!

Bunu benden defalarca duymuş veya okumuş olabilirsiniz. Acil ve Önemli bu kavramları karıştırmayın!

Özgürlük, şu anda ne yapacağınıza karar vermek değildir. Özgürlük her zaman ne yapacağını ve bunun sizi nereye götüreceğini bilmektir. Bu asıl güçtür!

Atomik Alışkanlıklar

Yöntem 2: Sabah ve Gece Atomik Alışkanlıkları

Tekrar tekrar anlattığımı duyacağınız başka bir şey. Aklınız, sizin sahip olduğunuz en önemli ve değerli fonksiyondur. Bankanızdaki paranızdan veya tanıdığınız insanlardan daha önemlidir. Çünkü doğru akla sahipseniz her şey size zaten gelecektir.

Sabah siz uyanınca aklınız işe koyulur. Fakat sabahınız bir önceki geceden başlar. Bu yüzden sabah ve gece atomik alışkanlıklarınızı doğru yönetmek  faydalı olur.

İşe her gece aynı saatte yatıp her gün aynı saatte kalkarak başlayın. Kıyafetlerinizi bir gece önceden hazırlayın ve ilk önce ne yapacağınızı tam olarak bilerek uyanın.

“Egzersiz yapacağım, meditasyon yapacağım ve kahvaltı edeceğim” demeyin. Hangisini birinci, ikinci ve üçüncü yapacaksın? Ne tür egzersizler yapacaksın? Nerede ve ne kadar süreyle meditasyon yapacaksın? Kahvaltıda ne yiyeceksin? Yarın aynı şeyler olacak mı? Pazar gününe planın var mı? Ev için ne zaman alışveriş yapacaksın?

Şimdi bu seçimleri değerlendirmek için zaman ayırmanız ve ardından bunları bir atomik alışkanlığa dönüştürmeniz çok önemlidir. Aksi takdirde, her sabah ve her gece bu kararları vermek zorunda kalacaksınız. Kararsız uyanacaksınız, öncekinden daha yorgun hissederek uyuyacaksınız. Neredeyse hiç dinlemeyeceksiniz. Atomik Alışkanlıklarınızı kilit altına almadıysanız, enerjinizi gereksiz yere tüketiyorsunuz demektir.

DİA ‘lar ile çalışmak

Yöntem 3: Her Şey İçin DİA ‘lar

Benimle birlikte tekrar edin lütfen, özellikle sesli bir şekilde!

Düzenli İş Alışkanlıkları…
 
Düzenli İş Alışkanlıkları…
 
Düzenli İş Alışkanlıkları…

Bu üç harf “DİA” akıl sağlığınızı ve işinizi kurtaracak. Bunun nedeni, üçünde karar yorgunluğunu azaltmakla ilgili olması.

Eminim zaten biliyorsunuzdur, bir DİA, işletmenizdeki bazı görev veya eylemlerin tanımlanmış adım adım dökümüdür. Örneğin, bir mülk sahibi sunumunun nasıl yapılacağı veya müşterinin İhtiyaç ve İstek Analizinin nasıl ve ne zaman yapılacağı gibi. DİA ‘lara sahip olmak son derece faydalıdır. Ancak gerçek güç, DİA ‘ları yönetmek için sistemler oluşturmaya başladığınızda kendini gösterecektir.

Mentorluk verdiğim bir danışmanım bir yılda 360’dan fazla tek yetki sözleşmesine ulaşma konusunda karar verdiğinde DİA ‘lar konusunda hem netleşti hem de ciddileşti. Kendisi bu kadar iddialı bir sayıya ulaşacaksa, bu kadar çok işlemin farklı süreçlerini tek başına yapamayacağını fark etmişti. Her e-postanın sonuç getiren bir şablondan oluşması, her mülk sunumunun tek tip ve sağlam olması ve her sürecin herhangi birisinin anlayıp takip edebileceği ve net bir şekilde yazılması gerekiyordu.

Bu danışmanım yaptığı her iş adımı hakkında HER ŞEY için DİA ‘lar yarattı. Hatta yeni DİA ‘ların nasıl oluşturulacağına dair de DİA ‘lar yazdı. Artık o kadar sistematik bir hale geldi ki, bu konuda eğitim bile verebilecek düzeyde.

Ortak Akıl Grupları

Yöntem 4:  Ortak Akıl Grupları ve Mentorluk

Bu yazımın büyük bir bölümünde, yorucu ve verimsiz günlük sıradan kararları tekrar tekrar vermeyip nasıl daha az karar alınacağından bahsettim. Ancak, ne yapacağını bilememekten kaynaklanan başka bir karar verme yorgunluğu türü daha var.

Her gün uyanıp ne yapacaklarına ya da nasıl başlayacaklarına karar veremedikleri için işe yaramayan bahaneler arkasına saklanan danışmanlara sıklıkla rastlıyorum. Bir planları yok ve destek alacakları kimseleri de yok.

Enerjinizi tüketen önemli bir karar verdiğinizde, bu kararları tek başınıza vermemelisiniz. Napoleon Hill, bir Ortak Akıl Grubuna (Mastermind) sahip olmanın başarının en hafife alınan fakat en önemli ilkesi olduğunu söyler. Çünkü birlikte çalışan birden fazla beyin, tek başına çalışan bir beyinden çok  ama çok daha güçlüdür.

Bu nedenle, bir mentor ile çalışmayacaksanız, (ki çalışmalısınız), mesleki sorunlarınızla ilgili beyin fırtınası yapmanıza ve sizi sorumlu tutmaya yardımcı olacak, sizin gibi düşünen, kendini işine adamış danışmanlardan oluşan bir Ortak Akıl Grubu bulmanız gerekir.

Bu haftalık da bu kadar, hepinize bol kazançlı bir hafta diliyorum.

Güven AÇIK

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 293

Gayrimenkulde Başarılı Danışmanların 5 Yetkinliği

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Gayrimenkulde Başarılı Danışmanların 5 Yetkinliği

Facebook
Twitter
LinkedIn

Yirmi yılı aşkın sektör deneyimim içinde başarılı olmuş veya olamamış birçok danışmanı tanıma fırsatım oldu. Gayrimenkul sektöründe başarıyı getiren özellikleri sürekli takip ederek başarısız danışmanların hangi yetkinlikleri olmadığını düzenli olarak kayıt altında tuttum. Bu araştırmam sonucunda başarılı bir gayrimenkul danışmanının 10 yetkinliği ortaya çıkmış oldu. 

Yetkinlik Nedir?

Yetkinlik, “Yetkin olma durumu, olgunluk, kemal, mükemmeliyet.” Bu tanımlara göre yetkinliğin belli bir sorumluluğu veya işi/görevi yerine getirebilme durumu olduğunu söyleyebiliriz. İş dünyasında ise yetkinlik kavramı alınan sonuçtan ziyade bu sonucu almak için gerekli olan kişiye ait özellikleri ifade eder.

Başarıyı Getiren 5 Yetkinlik

Gayrimenkul sektöründe başarılı danışman ile başarısız danışmanı birbirinden gece ile gündüz gibi ayıran beş temel yetkinliği bu yazımda size anlatmaya çalışacağım. Aslında her biri üzerinde günlerce durulması ve çalışılması gereken özellikler diyebiliriz. 

Asıl sorulması gereken soru şu olmalı. Bu yetkinlikler insanlarda doğal olarak mı var yoksa, sonradan kazanılabilir özellikler mi? Her tür tekinliğin oluşmasında iki temel neden bulunur. Bunlardan birincisi soydan gelen genetik yatkınlıktır. Yetkinlik üzerindeki etkisi %40-45 civarındadır. İkinci neden ise doğduktan sonra bluğ çağı tamamlanana kadar olan sürede  kişiye sosyal çevresinde kazandırılan alışkanlıklar ile oluşur. Bunun etkisi % 55-60 civarındadır. Teknik olarak Meta-Program olarak ifade edilen bu özellikler ülkemizde Huy Kalıbı olarak tarif edilir. “Beşikte girer, teneşirde çıkar” veya “Yedisinde neyse yetmişinde o” bunun en iyi ifadeleridir.

Hedef

Hedef 

Hedef koyabilme ve bunu başarmak için büyük bir istek duymak ilk yetkinliktir. Bu yetkinliğin tek başına hedef koymak değil aynı zamanda bazı unsurları da beraberinde taşıması gerekir. Bunlar sırası ile;

Zamanla Sınırlı Olması

Ölçülebilir olması

Gerçekleştirilebilir olması

Başarılabilir olması

Net olması

Bu unsurlar içerisinde en dikkatli belirlenmesi gereken “NET OLMASI” dır. Uydurma bir sayı veya hedef RAS tarafından desteklenmez ve sonuç getirmez. Net ve doğru bir hedef belirlemek işin can alıcı noktasıdır.

Mikro Alışkanlıklar

Mikro Alışkanlıklar

Alışkanlıkların başarılı olma konusunda etkisi hedef belirlemek kadar değerlidir. Alışanlık, kişinin yapmak için için hiçbir zorluk hissetmediği, doğal olarak yaptığı, bir inanç tarafından desteklenen sıralı eylemler bütünüdür. 

Sigara içmek ve spor yapmak bir genel alışkanlık sayılırken mikro alışkanlıklar peş peşe bir hedefe yönelik yapılan birbirinden farklı ama bütünleyici mikro alışkanlıklardır. Örnek vermek gerekirse, her yemek öncesi el yıkamak, her sabah uyandığında bir bardak su içmek, yatmadan önce dua etmeyi sayabiliriz. 

Mikro alışkanlıklar bir danışmanın gün içinde yapması gereken birbirini destekleyici ve sıralı alışkanlıklarıdır. Bunları yapmak için danışman bir iç direnç ile karşılaşmadan akıcı bir şekilde düzenli olarak yapar ve yaparken büyük bir keyif alır. Disiplinli olarak tekrar eder ve bundan büyük bir haz duyar.  Örnek olarak SEÇ çalışması, Soğuk Aramalar, MİY kayıtları, Bölge Çalışması, Takip Aralamaları buna örnek gösterilebilir.

Odak

Odak

Günümüz koşullarında odakta kalmak hemen hemen imkansıza yakın bir durumdur. Günlük hayatta maruz kaldığımız bilgi bombardımanı sayesinde tüm iletişim araçları bizim odakta kalmamıza izin vermiyor. İnternet, Sosyal Medya, Telefon, E-postalar, Kahve ve çay molaları, kısa sohbet kaçamakları nedeni ile odakta kalmayı başarmak mümkün olmuyor. 

İnsan beyni doğal yapısı itibarıyla aynı anda 7 parçaya odaklanabilme özelliğine sahip. Ancak bu yedi odaktan bir tanesi sürekli geçmişteki bir konuya takılı kalıyor. Bir diğeri ise gelecek kaygısına takılıyor. Kalan beş odağın çok dikkatli yönetilmesine ihtiyaç duyuluyor. Çünkü bu odaklanma sayısı 3 ün altına düşmesi halinde ciddi odaklanma sorunları başlıyor. İnsanlar gözlük gözündeyken gözlük arayacak duruma gelebiliyor. 

Odağımızı en çok dağıtan eşya ise cep telefonumuz. Cep telefonunu verimli ve etkin kullanamayan danışman, telefonunun kölesi haline geliyor. Gün içinde başkalarını memnun etmek adına kendi işlne odaklanamayıp günü verimsiz ve boşa geçirmiş oluyor. Bu nedenle cep telefonunuzu nasıl doğru ve verimli kullanacağınızı öğrenmeniz lazım. 

Güçlü nedenlere Sahip olmak

Güçlü Nedenlere Sahip olmak

Her başarının alt yapısında sağlam bir motivasyon vardır. Motivasyon kişiyi harekete geçirir ve ilerlemesine neden olur. Motivasyon iki şekilde sağlanır ya dış motivasyon ile veya iç motivasyonla. Dış motivasyon için sizi iyi tanıyan bir liderin sizi dışarıdan konuşması veya mentörlük ile düşünce ve duygularınızı harekete geçirerek sizi eyleme sürüklemesi anlamına gelir.

İç motivasyon ise, kişinin kendini harekete geçirecek olan düşünce ve duygularını kendisinin yöneterek kendini motive etmesi anlamına gelir. Bu sadece güçlü nedenlere sahip olmakla ortaya çıkar. Başarılı olmanızı sağlayacak güçlü nedenlere sahipseniz başarılı olursunuz. Bunlar ulaşmak istediğiniz hayallerinizi olacağı gibi, tekrar aynı duruma düşmekten kaçınmak için de olabilir. 

Zamanın Kıymeti

Zamanın Kıymetini Bilmek

Zaman bir kıt kaynaktır. Ne zaman tükeneceğini hiç kimse bilmez. Somut bir kavram olmadığı için herkes için çok farklı bir anlam taşır. Hapisteki bir insanın zaman algısı ile, sınav sonucunu bekleyen bir insanın zaman algısı birbirinden farklıdır. Amansız bir hastalıktan yatan insanla, bebeğinin doğumunu bekleyen için çok farklıdır. 

Başarılı danışmanın zamanı çok kıymetlidir. Boşa harcamaktan hiç hoşlanmaz. Boşa zaman geçirmek parayı çöpe atmaktan farksızdır. Her boşa geçen bir saatin sonunda 400.-TL nizi çöpe attığınızı hayal edin. Çok saçma değil mi? Bunu size yapmanızı söylesem benim deli olduğumu düşünebilirsiniz. Ancak bunu sizin her gün yaptığınızı ispat edebilirim. 

Zaman çok değerli. Benim bir saatim 1,500.-TL. Benden danışmanlık veya eğitim almak isterseniz, zamanımın ederini ödemeniz gerekir. Bazı insanlar var bir saati 15,000.-TL, 150,000.-TL bunu yükselten ise, kişinin ortaya koyduğu değer, kalite ve deneyim. 

Bu haftalık da bu kadar.

Bol kazançlı bir haftanız olsun. 

Güvev AÇIK

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 386

Gayrimenkul Yöneticileri için Basit ama Önemli 2 Yetkinlik

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi sizlerle paylaşıyorum.

Gayrimenkul Yöneticileri için Basit ama Önemli 2 Yetkinlik

Yönetim tarzınızı geliştirmek için bugün yapmaya başlayabileceğiniz iki yetkinlikten bahsedeceğim. Bu hafta yazım kısa ve öz olacak. 

Danışmanlarının kalbini ve aklını kazanmak,  sahip olduklarını bildikleri yeteneklerini mesleki yetkinliklerine dahil etmek isteyen yöneticileri ve liderleri bulmak gerçekten zor.

Ancak çoğu zaman gayrimenkul ofislerinin çalışma biçimleri neredeyse buna ters olarak çalışmak üzere tasarlanmış gibi görünüyor. Tüm bunların danışmanların evden çalışmayı daha çok tercih etmeleri ile de anlaşılıyor. Ofislerin boş olması dikkat çekici bir durum. Sahada olduğunu söyleyip evinde çayını içen ve vakit geçiren çokça danışman var. 

İnsanlara ne yapmaları gerektiğini söylemek, onların daha proaktif, daha özgüvenli olmalarını sağlamaz. İçlerinde nasıl bir potansiyel olduğuna dair bir fikir de vermez.

Bu noktada kendimi sık sık farklı türden bir yaklaşımın olması gerektiğini düşünürken buluyorum. Buna bir isim vermemi isteseydiniz, “Mentor Yaklaşımı” diyebilirim.

Neden MENTOR Yaklaşımı? 

Çünkü temelde Mentorluk, danışmanların ortaya çıkarılması gereken beceri ve yetenekleri olduğu varsayımı üzerine kuruludur. Yetkinlikleri çıkarmanın yolu, bir şeyleri danışmanların içine tıkmak veya konuşturmamak değildir. Kendilerini rahatça ve özgüvenle ifade edebildiklerin de danışmanlardan en iyi şekilde yararlanırsınız. Bu bir iç farkındalık ve ardından eylem geçebilme sürecidir.

Daha Kaliteli Sorular Sormak

# 1 Daha iyi sorular sor.

Kaliteli soru sorma sanatı kendine özgü bazı özellikler içerir. Aynı soruyu farklı anlarda sorabilir ve çok farklı yanıtlar alabilirsiniz. Bu size şaşırtıcı gelebilir. Bunu olumsuz algılamayın. Fikrinizin hemen değişmesine de izin vermeyin. 

Aynı zamanda danışmanı daha tanımadığınızı ve bu nedenle bir sorgulama eylemi içinde olduğunuzu düşünmesine neden olur. Danışmana ne zaman bir soru sorsanız aslında yaptığınız şey; danışmanı içsel bir yolculuğa göndermektir.

‘Soru’ kelimesinde ilginç bir özellik var. Soru sorulduğunda kişinin zihni devreye girer ve içsel bir yolculuğa başlayarak bu sorunun karşılığını kendi iç dünyasında bulmaya çalışır. Cevabı veya karşılığını bulmadan duramaz. Soru sormanın danışman üzerinde olumlu ve olumsuz etkisi olabilir. Bu durum soru sorduğunuz danışmanın odağını neye verdiği ile ilişkilidir.

Çoğu zaman danışmanlara gerçekten önemli bir soru yönelttiğinizde ‘sorunuzdaki arayışın ne olduğuna’ odaklanma ihtimali çok yüksektir. Danışmanın dikkatini neye yönlendiriyorsunuz? Danışmana bir soru sorduğunuzda hangi iç yolculuğa gönderiyorsunuz? Sorduğunuz sorunun kalitesi ve amacı danışmanı doğru bir odaklanmaya yönlendirmek olmalıdır. 

DanışmanI hayal kırıklığı, öfke veya kötü bir içsel yolculuğa çıkartmak sizi iyi bir yönetici yapmaz. Aksine terk edilmesi gereken bir yönetici yapar. Danışmanların bir ofisi bırakıp başka bir ofise geçmesindeki ilk temel neden; Yönetici veya Brokerdir. Kötü bir yönetim hatalı soru sorma yetkinlikleri danışmanın önce yöneticiyi daha sonra markayı terk etmesine neden olur.

Anlatmayı bırak dinlemeye başla

#2 Anlatmayı bırak ve dinlemeye başla.

Bu, sadece profesyonel Mentor olarak adlandırılan kişilerin ellerine bırakılmayacak kadar önemli yetkinliklerden bir tanesidir.

Bu nedenle, bu becerileri mentorlukla pek ilgilenmeyen ama mentorluk yaklaşımını nasıl benimseyeceğini gerçekten bilmek isteyen, yani “konuşmayı bırak, dinlemeye başla” anlamını benimsemiş yönetici ve brokerlere öğrenilebilir bir şekle sokmak için epey kafa patlattım.

Her danışmana özgü ve farklı türde bir iş ilişkisi başlatın. Bu ilişki, size otorite kaybı yaşatmayacak, aksine kendi net pozisyonunuzu öne çıkaracak tarzda olabilir. Ancak danışmanlar ile kişiye özel bir iş ilişkisi kurma şekliniz, onların daha önce yaptıklarından daha fazlasını yapmalarını sağlar.

Bu neredeyse, ikinizin, üçünüzün ve hatta bir ekibin, doğal olarak gizli yetenek olarak var olan bir beceriyi kullanmaya başladığı bir iş birliği gibidir. Bence “Anlatmayı bırak ve dinlemeye başla” becerisi, tüm ekipteki herkesin yararlanacağı bir beceridir.

Bunu Türkiye’deki birçok yöneticiye ve brokere öğrettim. Hepsi farklı geçmişlerden geliyorlardı ama ortak bir noktaları vardı. Bu yetkinliği bilmek ve kullanmak istemeleri. 

Bu iki temel öğüt başarılı ve aranan yönetici veya broker olmak için tek reçete. Eğer siz de bu reçeteyi kullanmak istiyorsanız, kendinize bir sorun bakalım.

  1. Daha kaliteli sorular sormaya ne zaman başladınız?
  2. Anlatmak yerine ne zamandır dinlemeye geçtiniz?

Basit ama çok etkili iki yönetici yetkinliği.

Bu haftada bu kadar. 

Hepinize bol kazançlı bir hafta diliyorum. 

Güven AÇIK

Facebook
Twitter
LinkedIn

Okuyabileceğiniz diğer blog yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 261

Bizi Sınırlayan İnanç Sistemleri

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Bizi Sınırlayan İnanç Sistemleri

İnanç başarılı olmak için tek anahtardır. 

Hedeflerinizi belirlerken ve hedeflerinize giden yolda ilerlerken, başarabileceğinize inanıyorsanız, bunun sizin için mümkün olduğunu düşünüyorsanız, ya da tam tersi sınırlayıcı olduğunu düşünüyorsanız, elde edeceğiniz sonuçlar arasında önemli bir fark olacaktır.

Bazen karşılaştığımız zorlukların çevremizdeki dünyadan mı yoksa kendimizden mi kaynaklandığını anlamak çok zor. Cam tavanlar ile dolu gibi görünen bir dünyada, karşılaştığımız zorluk ve sınırların ne kadarı aslında kendi inanç sistemimizden kaynaklanıyor?

Bu hafta biraz NLP yönümü kullanarak size inanç sistemi ve cam tavanlardan bahsedeceğim. Bu içeriğin gayrimenkul mesleğine yeni başlayan arkadaşlara veya zorlananlara yol göstermesi için kaleme aldım. Biraz uzun ancak okuyama değer.

Her birimizin kendine özgü inançları var. İnançlarımız ve değerlerimiz davranışlarımızı yönlendiriyor. Hepimizin birkaç sınırlayıcı inanca sahip olması çok doğal. Biz fark etmesek bile.

İnanç Sistemleri

Nedir bu inanç sistemleri

Kim olduğumuza ve neler yapabileceğimize dair belli şeylere inandığımızda buna uygun düşünür ve hareket ederiz. Ancak önemli soru şu; Bu inandıklarımıza neden inanıyoruz?

Mükemmel olacağını düşündüğün o mesleği neden yapmadın? İlgilendiğin yeni hobine daha denemeden başarısız olacağına neden inanıyorsun? Sahibinden Satılık mülk sahibinin seni tersleyeceğine ve sana sözleşme vermeyeceği fikrinin altında ne yatıyor? Seni durduran ve engelleyen ne olabilir?

Sınırlayıcı inanç sistemleri, bu soruların cevabıdır.

Ne kadar özgür olduğunuzu düşünseniz de, sizi engelleyen inançlara hep sahip olacaksınız!

Bu blogda, sınırlayıcı inanç sistemlerini ve bu inanç sistemlerinin hedeflerimize ulaşmamızı nasıl engellediklerini anlatmaya gayret edeceğim.

İlk olarak, sınırlayıcı inanç sistemlerinin ne olduğunu anlatmak istiyorum. Ardından, sizi engellemek yerine destek olan bir inanç sistemi oluşturmanın beş yolunu paylaşacağım.

Kendinize hiç inanmasanız, ne kadar utanç verici durumda olurdunuz bir düşünün.

İnanç sistemleri

Zihninize İnançlar ile ilgili ne kaydedilmişse sürekli onu yaparsınız. Sizin için mümkün olabilecek her şeyi sınırlayan veya özgürleştiren sistemdir.

Sınırlayıcı bir inanç, sizi bir şekilde kısıtlayan, gerçek olduğuna inandığınız bir düşünce veya duygusal durum olabilir.

İnanç sistemlerinin, özellikle sınırlayıcı inançların gerçek olmadığını bilmek önemlidir. İnançlar, doğru olduğunu iddia ettiğimiz şeylerdir.

İnançlar, kişisel dünya deneyimimizin ve onun nasıl çalıştığının bir dışa vurumudur. Genellikle yaşanmış deneyimlerimize dayanır. Ya da kuşaktan kuşağa aktarılırlar. Ailemizden, toplumdan veya kültürümüzden bize geçer.

Sınırlayıcı inançlar

Sahip olduğumuz inançlar bizi şekillendiriyor

Yani, gerçek olmasalar da, şimdiye kadar bizim ne olduğumuzu inançlarımız belirliyor.

Dünyaya bakış açımızı değerlendirmek, genişletmek ve zenginleştirmek için zaman ayırıp kimliğimiz hakkında net olmamız, sınırlayıcı inançlarımızı dönüştürme konusunda destekleyici oluyor.

Bir an için inançları, değerleri ve kimliği birbirinden etkilenen bir üçgen olarak düşünmeye çalışın. Bu üç faktör davranışlarımızı etkilerler. Bu üçgenin üç noktası, davranışlarınızı etkileyen bir kesişme kümesi oluşturur.

Sınırlayıcı inançların hayatınızı yönetmesine izin verirseniz, bu aynı zamanda davranışlarınızı ve kimliğinizi de etkiler. 

Sınırlayıcı inançlar

Sınırlayıcı inanç başarıyı nasıl engeller?

İnançlarımız doğrudan davranışlarımız ve kimliğimizle bağlantılıdır. Bu nedenle hedeflerimize nasıl yaklaştığımızı da büyük ölçüde etkileyecektir.

İnanç sistemleri oldukça önemli. Çünkü yaşamdaki tercihlerimizi, bizim için mümkün olduğunu düşündüğünüz şeyleri ve mümkün olduğunu düşünmediğiniz şeyleri ikiye ayırmamıza yardımcı olur. 

Ne yaptığın veya ne yapmadığın. Kim olduğun veya kim olmadığın gibi.

Faydalı inanç sistemi oluşturmanın 5 yolu

İnançlarınızı gözden geçirmek ve incelemek için zaman ayırdığınızda, bu inancın neden kaynaklandığını ve size yardımcı olan mı yoksa sizi kısıtlayan mı olduğunu anlayabilirsiniz.

Size fayda sağlayan bir inanç sistemi oluşturmanın ilk adımı inançlarınızı gözden geçirerek başlar. Ancak, neden kaynaklandıklarını, nereden geldiklerini ve sizi nasıl etkilediklerini anladıktan sonra neler yapmalısınız? 

#1 Olumlu niyetizi bulun

Kısıtlayıcı inançlar genellikle olumlu bir amacı gerçekleştirmek için geliştirilir. Duygusal destekten yoksun bir evde büyüdüyseniz, duygularınız hakkında sessiz kalmanın ve kırılmaktan kaçınmanın sizi koruyacağına ve size bir tür kontrol veya kişisel güç duygusu vereceğine dair bir inanç geliştirmiş olabilirsiniz.

İnançlarınızın ardındaki daha derin niyetinizi kabul ederek bu niyeti yerine getirmenin daha etkili başka yollarını bulmak için zihinsel haritanızı güncelleyebilirsiniz. Bunu yaptığınızda, inanç sisteminizi kolaylıkla değiştirebilirsiniz.

Yukarıda verilen örnekten devam edersek, inancın arkasındaki olumlu niyet, kendini koruma ve özerklik duygusunu sürdürmek. Artık niyetin tam olarak farkında olduğunuzda, bu niyetle hareket etmenizi sağlayan daha sağlıklı inanç sistemlerini düşünmeye ve bulmaya başlayabilirsiniz.

Hayatınızdaki insanlarla sağlıklı sınırlar kurabilir veya sizin için işe yarayan savunmasız kalmanıza engel olacak yeni yollar bulabilirsiniz. Bu değişiklikleri uyguladığınızda ve bunlar olumlu sonuçlar getirdiğinde, inanç sisteminiz de doğal şekilde değişecektir.

#2 Kendinizi sorgulayın

Davranışlarınızın arkasında yatan nedenleri merak etmek çok sağlıklı bir durumdur. Bunu yaparak, öz farkındalığınızı genişletirsiniz. Çünkü yaptığınız davranışları neden yaptığınızı ve onlar hakkında neler hissettiğinizi daha iyi anlarsınız.

Hangi davranışlarınızın hangi inançlarınız tarafından belirlendiğini ve hangilerinin sizi sınırladığını zaman ayırıp düşünün. Tüm davranışlarınız size hizmet ediyor mu? Her davranış hangi duyguyu ve sonucu doğuruyor? Bu soruları cevapladıktan sonra, niyetinizi keşfetmek için 1. adıma geri dönün.

#3 Kanıt arayın

Bir şeyin doğru olduğuna inansak da, bu onun doğru olduğu anlamına gelmez. Bazen bizim için neyin en iyi olduğunu biz biliriz. Yine de bu bilince göre hareket etmeyiz.

Eski alışkanlıklar çok zor yok edilir. Bir şeye yeterince uzun süre inandıysanız, sadece size faydası olmadığını bilmek değişimi sağlamak için yeterli olmaz. Bazı durumlarda, düşünceden daha somut bir kanıta ihtiyaç vardır. Her sınırlayıcı inancınızı ele alın ve kanıtlar arayın.

Bu sınırlayıcı inancı pekiştiren nedir? Bunu kanıtlayan bir deneyimin oldu mu? İnançlarınızla çelişen herhangi bir deneyiminiz var mı?

İnançlarınızı hem destekleyen hem de çürüten kanıtlarınız olabilir. Aynı anda iki şey doğru olabilir. Şimdi kendinize sormanız gereken soru, hangi inanca sahip olmak sizin için daha faydalı olacaktır?

Unutma, kontrol sende!

#4 Düşüncenizi güncelleyin

Siz okuldayken sizi aşağılayan bir öğretmenle ilgili bir örnekle devam edelim. Diyelim ki bu sizin matematik öğretmeninizdi.

Küçük yaştan itibaren, çok zeki olmadığınıza dair sınırlayıcı bir inanç oluşturdunuz. Ya da daha kötüsü, hiçbir entelektüel yeteneğe sahip olmadığınıza inandınız. Yeteneğiniz olmadığına inandığınız için bir yetişkin olarak asla yeni şeyler öğrenmeye çalışmazsınız.

Bu inanç sistemi, dünyanızı çok küçük yapar ve deneyimlerinizi son derece sınırlı kılar. Ama ya matematik senin için önemli değilse?

En harika yazar, filozof veya sporcu olabilirsiniz. Ancak, ergenliğinizde bir kez bir şeyi anlamakta zorlandığınız için, hiçbir şekilde öğrenme yeteneğiniz olmadığına inanmış oluyorsunuz.

Düşüncelerinizi güncellemek için zaman ayırın. İnanç sistemleriniz yalnızca geçmiş deneyimlerinizden kaynaklanıyorsa, şu anda size hiç yardımcı olamazlar.

#5 inanç sana mı ait? 

Hem güçlendirici hem de sınırlayıcı olan inançlarımız, genellikle hayatımızda önemli olan şeylerden ve kişilerden gelen geri bildirim ve pekiştirme ile ilişkili olarak inşa edilir.

Örneğin, kimlik duygumuz genellikle, kendimizi bir parçası olarak algıladığımız daha büyük sistemler için referans noktaları olarak hizmet eden önemli kişilerle ilişkili olarak tanımlanır. Kimliğimiz, inançlarımızı ve değerlerimizi kapsayan daha geniş çerçevenin çoğunu oluşturduğundan, önemli ilişkiler kurmak, inançlarımız üzerinde güçlü bir etkiye sahip olabilir.

Eğer, ailenizin size uzun saçın pek de yakışmadığını ya da kısa saçlı her zaman daha iyi göründüğünüzü söylediği bir evde büyüdüyseniz, hayatta değer verdiğiniz kişiler size öyle söylediği için yaşamınızın büyük bir bölümünü kısa saçlı olarak geçirebilirsiniz. Bunu yapmamalısınız.

Ama kısa saçlı olmayı severseniz ne olur? 3 seçeneğiniz var.
  1. İsteseniz de hiç saçınızı uzatmayın
  2. İnanç sisteminizi değiştirmeden saçınızı uzatın ve her uzattığınızda bir tür utanç veya rahatsızlık hissedin.
  3. İç gözlem yoluyla, bu inanç sisteminin size ait olmadığını anlayın. Bu size yansıtıldı. Her yaptığınızda kendinizi güçlü ve özgüvenli hissetmenizi sağlayan saç uzatmak etrafında bir inanç sistemi oluşturmaya başlayabilirsiniz.

Size fayda sağlayan bir inanç sistemi oluşturmaya çalışırken, kendinize aşağıdaki soruyu sormanız önemlidir. 

“Bu inanç benim mi? Yoksa başkasının mı?” 

Cevabı aldıktan sonra ne yapacağınızı biliyorsunuz!

 

İnanç sisteminizi güncelleme zamanı gelmiş olabilir mi?

 

Sınırlamalar söz konusu olduğunda, günlük hayatımızda bizimle hiçbir ilgisi olmayan birçok şeyle karşılaşırız. İnanç sistemlerimizin bizi sınırlamak yerine yardım etmesini ve güçlendirmesini sağlamak için bize yardımcı olacak kendimizden başka kimse yok. Önümüzdeki tek engel maalesef kendimiziz.

İnanç sisteminizi yeniden oluşturmak bir yolculuktur. Bağlılık, kararlılık, özveri ve iç gözlem gerektirir.

İnançlarımız genellikle o kadar derine kök salmıştır ki, onları çözmek biraz zaman alır. En önemlisi, yeni ve gelişmiş bir inanç sistemine yer açarken, bu sınırlayıcı inançları ortadan kaldırmak için çalışmanız gerekli olacaktır.

Bu haftalık da bu kadar. Biraz uzun ve bilimsel oldu ama yapacak bir şey yok. 

Bol kazançlı bir hafta diliyorum. 

Güven AÇIK

Facebook
Twitter
LinkedIn

Okuyabileceğiniz diğer Blog yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 202

Bir Şey

Yaşam Amacınızı Nasıl Keşfedersiniz?

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Yaşam Amacınızı Nasıl Keşfedersiniz?

Facebook
Twitter
LinkedIn

“Benim yaşam Amacım ne olabilir?”

Bu soru yaşamda insanların kendilerine en sık sorduğu soru.

Bu soru, “Benim hayatta en takıntılı olduğum şeyi nasıl bulurum?” diye sormaya benzer.

Belki de zaten bildiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Belki de hiçbir fikriniz olmayabilir. Belki de yolunuzu kaybetmiş olabilirsiniz. Gençseniz kafanız da karışmış olabilir. Ya da iş değiştirmek, bir ilişkinin üstesinden gelmek ya da sadece motivasyonunu düşük hissettiğin bir yaşamın ortasında da olabilirsiniz.

Ben bunların içinden geçtim. Hayatım boyunca farklı nedenlerle kendime şu soruları tekrar tekrar sordum:

Yaptığım şeyi neden yapıyorum?

Amacım ne?

Beni heyecanlandırıyor mu?

Beni her sabah yataktan kaldırabiliyor mu?

Bir şeyi neden başarmak istediğinizi belirlediğinizde, onu başarmaya tamamen ve tamamen takıntılı hale gelebilirsiniz. Hedefinize giden yolda karşılaştığınız engelleri ortadan kaldırmak için bu takıntıya ihtiyacınız var.

Takıntı var…

Her Şeye Takıntılı Olabilirsiniz

Sigara, Alkol ve sosyal medyada zaman kaybetmek gibi olumsuz saplantıları zaten biliyorsunuz.

Sonra olumlu takıntılar var. Egzersiz yapmak, kilo vermek veya forma girmek gibi şeylere takıntılı olabilirsiniz. Bir hayır kurumunu desteklemek, hasta bir ebeveyne yardım etmek veya yeni bir bebek sahibi olmak konusunda da takıntılı olabilirsiniz.

Takıntılardan bahsederken, amacınızı desteklediği için dikkatinizi çekecek şeylerden bahsediyorum. Ben hep para kazanmaya takıntılıydım çünkü amacım, ailemin ben öldükten sonra asla endişelenmeden veya mücadele etmeden, zorda kalmadan yaşamalarını sağlamak.

Amaç, takıntınızın Ana Hedefidir. Ben Yaşama Amacını, bir kişinin bir şey yapma nedeni olarak görüyorum. Birinin var olmasının nedenidir. Takıntılarınızı besleyen asıl “Büyük Neden”dir.

Rahmetli babam bana daha küçük yaşta sorumluluk almayı ve bir işe iyide kötüde olsa başlayıp bitirmeyi  başarılı olmanın ilk adımı olarak öğretti. Yaptığım işi sevmesem de işin sorumluluğunu aldıktan sonra işe başlayıp bitirmenin bana keyif ve mutluluk verebileceğini öğrendim. 

On yaşındaydım, babam Genel Cerrah bir Doktor olmasına rağmen, Çınarcık’taki yazlığımızın tıkanmış tuvalet giderini kendi başına tamir etmeye çalışıyordu.  İşini o kadar dikkatli ve özenli yapıyordu ki bana yıllardır böyle tamiratlar yapıyormuş gibi gelmişti. Ona “Baba, bunu yapmaktan hoşlanıyor musun?” Bir usta çağırsak ona yaptırsak daha iyi olmaz mı? Sen doktorsun. Yaptığın iş gerçekten pis bir iş! Acaba yapmasan mı? diye sorduğumu hatırlıyorum.

O zaman bana verdiği cevap çok tuhaf gelmişti. “Yaptığımız şeyi sevmek için her zaman yaptığımız şeyi sevmemiz gerekmez.” Eğer bana yardım etmek istemiyorsan, dışarıda oynamak istiyorsan, gidebilirsin.  Yanımda kalırsan, ilerde sana faydalı olacak pek çok şey kazanırsın. Kimseye ihtiyacın olmadan tüm problemleri önce nasıl tespit edeceğini sonra nasıl çözeceğini bulursun. Sonra yaparsın ve kendini çok daha iyi hissedersin. Hepsinden iyisi paran cebinde kalır.” demişti.

Babam, bize örnek olmayı ve tasarrufu benimsetmeyi takıntı haline getirmişti. Bu, sevmediğim veya yapmak istemediğim şeyleri yapmak anlamına geliyordu. Bunu oldukça küçük bir yaşta öğrenmiş olmuştum.

Sevmek Zorunda Değilsin

Yaptığın şeyi sevmek zorunda değilsin.

Kendimi harika bir otomobil satıcısı olmaya adadığım zamanı hatırlıyorum. Kosifler’de otomobil satmayı pek sevmesem de, seviyormuş gibi davrandım. Bir çok otomobil sattım. Aslında müşterilerin satın aldığını fark ettiğimde, hayalimdeki işin bu olmadığını anladım. Otomobil satmak tutkulu olduğum bir şey değildi. Çalışandım ve her şey patronların iki dudağı arasındaydı. Otomobil sattığım ilk üç ay işimden nefret ettim. 

Kosifler ailesi bana BBS Jantlarının Türkiye Distribütörlük işinin başına geçmemi istediklerinde. Her şey değişti. Artık her sabah yataktan kalkmak için büyük nedenim vardı. Tüm sorumluluk bendeydi. Hesap vermeye hazırdım. 

Büyük Nedeninizi Bulun

Amacımın ne olduğunu anlamak ve onu beslemeye devam etmek için kendime hep sorular soruyorum.

Bu sorular zihnimde pek çok yeni fikre yol açıyor. Harika şeyler başarmam için bana ilham veriyor. Takıntım ile uyumlu fırsatlar bulma konusunda beni odakta tuttuyor.

Kendinize bu soruları sormaya başladığınızda, kendinizi yargılamadan yanıtlayın. Sadece kendinize sorular sorun.

Kendinize sorular sormaya bir süre devam edin. Zamanla aynı cevapların gelmeye başladığını veya yeni cevaplar bulduğunuzu fark edeceksiniz. Şaşırtıcı tekrarlar görebilir veya uzun zaman önce gördüğünüz bir rüyayı hatırlayabilirsiniz.

Kendinize sorun bakalım

Kendinize şu soruları sorun:

Kişisel ilgi alanları

Bunu başarmak için her şeyi yapacağım kadar beni heyecanlandıran şey nedir?

Her zaman yapmak istediğim şey nedir?

Getiri ne olursa olsun ne yapmak istemiyorum?

Para Motivasyonu

Para olmadan ne yapmaya hazırım?

İhtiyacım olan yaşam güvenliğini bana ne miktar para verir?

Finansal özgürlüğe sahip olmak için ne kadar paraya ihtiyacım var?

Beceriler ve Yetenekler

Herkesten daha iyi ne yapabilirim?

Göz ardı ettiğim hangi becerilere veya yeteneklere sahibim?

Hangi konuda berbatım ve hiç yapmamam gerekiyor?

Pazar araştırması

Defalarca şikayet ettiğim bir ürün veya hizmet nedir?

Bir şirket kurmak için hangi harika fikirlerim var?

Takip etmem gereken Tek Şey nedir?

Miras

Ne için hatırlanmak istiyorum?

Topluma en çok gurur duyacağım katkılar neler olabilir?

İnsanların benim hakkımda asla söylemesini istemediğim şey ne?

Farzedelim . . .

Bir kitap yazacaktım… ne hakkında olurdu?

Başarısız olamayacağımı biliyordum… ne yapardım?

Harika bir şeyle tanınabilirdim… onun ne olmasını isterdim?

Bu sorulardan tek bir Amaç oluşturmanıza gerek yok. Amacınızı bir cümleye veya bir fikre indirgemeye çalışmanın da çok dar olduğunu düşünüyorum. Birçok şeye takıntılı olma kapasiteniz var. Hayatınızda birçok amacınız olabilir.

Ancak kendinize bu soruları sormak, sizi amacınıza götürecek olumlu takıntıları belirlemenize yardımcı olacaktır. Amacınız, sizin için eksiksiz bir yaşamı oluşturan parçalardan oluşur.

Amacınızın ne olduğunu anladığınızda, ona ulaşmanızı engelleyen şeyleri yapmayı bırakabilirsiniz. Gerçek takıntılarınıza odaklanmak için kendinize izin vermelisiniz! 

Bu ilk adımdır.

Gayrimenkul işinizi büyütmek takıntılarınızdan biriyse, sizin için bir önerim var…

Bilmeyenler için söylüyorum, ekibim ile birlikte işinizi büyütebilmeniz için bir Online Gayrimenkul Üniversitesi kurduk. Üniversitemiz, gayrimenkulde başarılı olmak isteyen danışmanlar, gayrimenkul sektörüne girmek isteyenler ve hep hayalini kurduğunuz hayatı yaratmak için bilgilerinizi uygulamaya dökmek, para kazanmanızı sağlamak için  size rehberlik ediyor.

7 Haziran’da  gerçekleşecek olan ücretsiz seminere katılarak efsane bir yaşam sürme yolunda ilk adımı atmaya hazır olan herkesi buradan davet etmek istiyorum.

https://www.gayrimenkulegitim.online/seminer

Yukarıdaki linki tıklayarak seminere katılabilir ve siz de Gayrimenkul Üniversitesi hakkında tüm bilgilere ulaşabilirsiniz. 

Hepinize bol kazançlı bir hafta diliyorum. 

Güven AÇIK

https://linktr.ee/guvenacik

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 217

Hayırlı Olsun

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Hayırlı Olsun

Son 20 yılın en sıkıntılı seçimleri dün itibari ile tamamlandı. 

Hepimiz ve milletimiz adına hayırlı olsun!

Gayrimenkul dünyası olarak önümüzdeki en belirsiz dönem artık geride kaldı. Yeni bir sayfa açarak yola devam etmek durumundayız. 

Bu yıl deprem ve ekonomik koşullar ayrıca seçim sektöre damgasını vurdu. Ben 23 yıllık sektör deneyimim içinde bu kadar ilginç bir yıl yaşamadım. Bunu da gördüm. Artık başka ne olabilir onu tahmin bile etmek istemiyorum. 

Yeni Bir Başlangıç Yapın

2023’ün başında bir iş planı yapmıştınız. O planı gözden geçirerek yenileyin ve son haline getirin. Artık önümüzde bir engel kalmadı. Karanlık bir nokta yok. Yeni hükümetin yeni politikaları ile ilerlemek durumundayız. 

Siz de yeni bir başlangıç yapın ve tüm hedeflerinizi oluşan yeni koşullara göre değerlendirip ne yapmanız gerekiyorsa hepsini elden geçirin ve yıllık planınıza son şeklini verin.

Yıllık Plan

Yıllık, Aylık ve Haftalık Planlarınıza Odaklanın

Hedeflerinizi kesinleştirdikten sonra yıllık kaç adet mülk satacağınızı, bunların fiyat aralığının ne olacağını son kez kontrol ettikten sonra yıllık, aylık ve haftalık planlarınıza odaklanabilirsiniz 

Yıllık planı hazırlarken önce gayrimenkul işiniz dışında zamanınızı kullanacağınız aktiviteleri tek tek işaretleyin. Tatiller, bayramlar, düğün ve özel günleri tek tek işaretleyin ve bu zaman dilimlerinde çalışmayacağınızdan emin olun. Kalan günler size kalan günlerdir bunları da aylık olarak düzene koyun.

Aylık ve Haftalık Planlamanın Önemi

Aylık ve haftalık planlamaya zaman yönetimi ustaları Helikopter Uçuşu adı veriyorlar. Sizi hedefinize taşıyacak olan günlük rutin işlerinize ne çok uzak ne de çok yakın olmak anlamına geliyor. 

Bir önceki ayın son haftasında size uygun olan bir günü bu planlama işine ayırın. Planlayacağınız ayda mesleğinizin dışında yapmanız gereken işler varas bunları bloklayıp kapatın. Kalan günlerinizi de ne şekilde kullanacağınızı haftalık plan üzerinden tanımlayın.

Haftalık planda 3 büyük hedefinizi tek tek tanımlayın. Her bir hedef için yapılması gereken eylemleri tanımlayın. Kendinize atadığınız görevleri haftalık planla yerleştirin. Her biri için bir bitirme tarihi koyun. Tarih koymadığınız hiçbir işi tamamlayamazsınız. Bu beynimizin bize oynadığı kötü oyunlardan bir tanesidir. 

Güne Nasıl Başladınız

Güne Nasıl Başladınız ve Nasıl Bitirdiniz

Haftalık planınızı haftanın son gününde gözden geçirip gelen haftayı planlamanız en doğrusu olacaktır. Haftaya plansız başlamak o haftanın ölü doğmasına neden olur. Hiçbir şey amacına ulaşmaz ve sonunda çöpe dönmüş bir haftaya sahip olursunuz. 

Haftalık gözden geçirmenin yanı sıra günlük gözden geçirmeler de oldukça önemlidir. Bir gece öncesinden ertesi gün neler yapacağınızı gözden geçirip yatmaya gidin. Bu daha rahat uyumanıza ve uyandığınızda kendinizden daha emin olmanıza neden olacaktır. 

Her sabah günlük planınızı tekrar okuyup zihinsel olarak hazırlığınızı tamamlamış olun. Tüm gün yapılması gerekenleri sırası ile tamamladıktan sonra akşam günü kapatın. Ofisten ayrılmadan önce o gün için planların ne kadarını tamamlayıp tamamlamadığınızdan emin olun ve kendinize 1 ile 10 arasında bir karne notu verin. 

Yola Devam Etmek İçin

Bir bisikleti sürüp arzu ettiğiniz yere varabilmeniz için pedal çevirmeniz ne kadar zorunlu ile gayrimenkul sektöründe ise her gün her hafta ve her ay rutin işlerinizi düzenli olarak yapmanız şarttır. 

İş hayatınızda bir düzen olmazsa, temel görevleri yapmayı ihmal ederseniz, hem hedefinize ulaşamazsınız hem de başarısız insanlar topluluğuna katılırsınız. Aklınızı kullanıp akıllı çalışmayı öğrenmeniz yararınıza olacaktır. 

Nasıl bisiklette pedal çevirmezseniz bisikletten düşerseniz, gayrimenkul sektöründe de günlük, haftalık ve aylık temelk eylemler yapılmazsa başarısız olmayı garanti altına almış olursunuz. 

Seçim sizin ya aklınız kullanıp planlı işleri yapacaksınız ya da sistem sizi dışarı atacak. Korkuları bir yana bırakın ve yapmanız gerekenler odaklanıp yapın. 

Çok beğendiğim bir sözü tekrar etmek istiyorum:

Başarılı olmak istiyorsan,
Yapmak istemediğin bir şeyi, 
yapmak istemediğin zaman yapmalısın.

 

Bu haftalık da böyle olsun. 

Hepinize hayırlı olsun.

Güven AÇIK

Facebook
Twitter
LinkedIn

Okuyabileceğiniz diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 260

Brokerlara Ekip Toplantıları için 10 Tavsiye

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 21 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, Blog yazılarımla sizlerle paylaşıyorum.

Brokerlara Ekip Toplantıları için 10 Tavsiye

Facebook
Twitter
LinkedIn

Danışmanlar ekip toplantısından önce iç çekiyor ve katılım düşükse, bir sorun vardır! 

Çünkü iyi toplantılar danışmanların dört gözle bekledikleri bir aktivitedir. Eğer doğru bir şekilde yapılırsa, ekip toplantıları önemli bir motivasyon kaynağıdır !

Bu blog yazımın amacı; Ekip toplantılarınızın kalitesini yükseltmenize yardımcı olacak 10 tavsiyede bulunmak. Böylece daha verimli toplantılar yaparsınız, moralinizi yüksek olur ve ekibin her toplantıdan daha memnun ayrılmasını sağlarsınız.

Tavsiye 1: Gerçekten Bir Toplantıya İhtiyacınız Var mı

İşin en can alıcı noktası…

Her bilgi paylaşımı için bir toplantı yapmak gerekmez. Bilgi paylaşım toplantıları genellikle herkesi ilgilendirmez.

Çoğu zaman, liderlerin belirli bir toplantı için (haftalık veya ayda bir yapılan toplantılar gibi) bir düzen oluşturduklarında toplantılarda gündeme getirecek bir konu bulamadıklarını hep duymuşumdur. 

Brokerlar toplantıyı iptal etmemek veya tempoyu bozmamak adına, ne yazık toplantıyı hiç ilgi çekici olmayan konular ile doldurmaya çalışıyorlar.

Kabul edin… kendinizi hiç toplantının içeriği anlamak için uzun süre mücadele ettiğinizi fark etmediniz mi?

Mutlu Ekip

Tavsiye 2: Ekibin İşini Yapmasını Engellemeyin

Bir ekibe sahip olmanızın nedeni işinizi daha verimli hale getirmek ve karınızı artırmaktır. Bu iki hedef sizin önceliğinizdir. Bu ekibinizin planlama yapmanın ve randevu almanın ana öncelikleri olduğu anlamına gelir. Bu yüzden işlerini engellemeyin!

Mümkün olduğunca ekiptekiler için uygun bir zaman seçtiğinizden emin olun. Sabah ilk iş olarak toplantıları yapmak genellikle en iyisidir. Danışmanlarınızın randevularının çoğunu hangi zaman dilimleri için planladığını takip etmeniz yeterli olacaktır.

Tavsiye 3: Toplantının Amacını Hep Aklınızda Tutun

Randevulara gitmek ekibinizin 1 numaralı önceliği ise, bu aynı zamanda toplantının öncelikle bunu gerçekleştirmeye yönelik olması gerektiği anlamına gelir.

Toplantıda tartışacak önemli bir konu başlığınız yoksa, tüm toplantıların satış odaklı olması gerektiğini söylüyorum. Haftalık toplantılarda bir satış konusu mutlaka yer almalıdır.

Toplantılara genel eğitimleri dahil etmeyin. Bunun yerine toplantıda randevu sayılarını nasıl artıracaklarına dair yeni seçenekler ve fikirler sunmanız toplantılara olan talebi ve katılımı olumlu yönde etkileyecektir.

Gündem

Tavsiye 4: Bir Toplantı Gündeminiz Olsun

Ünlü konuşmacı İş İnsanı Phil M. Jones “Her zaman ne söyleyeceğinizi düşünmek için en kötü zamanın, onu söyleyeceğiniz zaman olduğunu” söylüyor. Bu sadece potansiyel alıcı ve satıcılarınız için değil, ekibiniz için de geçerli.

İdeal olarak, toplantıların bir saatten fazla sürmesine izin vermemelisiniz. Bu nedenle bu süreden en iyi şekilde yararlanmak için sağlam bir gündeminiz olması gerekir.

Toplantınızdan en az bir gün önce gündemi belirlemek için 30 dakika ayırın:

– Toplantı için hedefiniz

– Hedefinizi netleştirecek konuşma başlıkları

– Her bir konuşma bağlığının ne kadar süreceği

Tavsiye 5: Katılıma Olanak Sağlayın

Bu toplantının “astlarınızla yapılan” bir toplantı değil, “ekip toplantısı” olduğunu ve bunun bir ekip toplantısı olarak hissedildiğinden emin olun.

Danışman ve diğer çalışanların hissetmesini isteyeceğiniz en son şey, bir saat konuşmanızı dinlemek zorunda olduklarını hissetmeleridir. Bunu önlemenin anahtarı, herkesi toplantıya dahil etmek ve katılımı sağlamaktır.

Sadece ekibinizin fikirlerine ve katkılarına değer verildiğini bilmelerini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda gerçekten yeni fikirler ve bakış açıları yaratabilirsiniz.

Bu nedenle, gündeminizi çok dolu planlamamanızı ve her konuşma başlığınızdan sonra görüşlerini ve fikirlerini almak için ekibinize söz hakkı vermenizi tavsiye ederim.

Prova yapın

Tavsiye 6: Prova Yapın

Prova (Role-Play) fikri ekip için çok popüler olmayabilir. Her toplantıda gerekli değildir. Ancak kesinlikle yapmanız gereken bir çalışmadır.

Prova, çoğu temsilcinin kendi başına yapacağı bir etkinlik değildir. Ancak işlerini yaparken karşılaşabilecekleri özel bir duruma karşı, kendilerini hazırlıklı hissetmelerini sağlar.

Haftalık toplantınız sırasında canlandırma yapmak için zaman ayırmanız, danışmanlara kullanacakları senaryolar aracılığıyla koçluk yapmanıza da olanak verir.

Onlara doğru geri beslemeler yaparak neleri doğru, neleri yanlış yaptıklarını ve kendilerini nasıl geliştirebileceklerini gösterebilirsiniz. Tüm ekip bu deneyimden fayda sağlar. Ekibin önünde birlikte prova yaptığınız danışmanlara teşekkür etmeyi ve takdir etmeyi unutmayın.

Tavsiye 7: Konuk Konuşmacılar Getirin

Bir ekip lideri olarak, işiniz genellikle toplantılara liderlik etmektir. Ancak zaman zaman başka birinin devreye girmesi, yeni bir enerji vermek ve gündemi taze tutmanın harika bir yoludur.

Ekibin başarısına katkıda bulunacak başka alanlarda başarı sağlamış örnek konuşmacılar büyük fayda sağlar. Bu kişiler spor, edebiyat, müzik veya tiyatro alanından olabilir. 

Takdir edin

Tavsiye 8: Önemli Başarıları Ekibinizle Paylaşın

Toplantılar, ekibinizin katılmaktan çekinmesi gereken bir şey olmamalıdır. Onları heyecanlandırmalıdır. Bu, ekibi ilham verici ve olumlu tutmak anlamına gelir.

Ne zaman yanlış yaptıkları bir şeyi paylaşmak zorunda kalsanız, bunu doğru yaptıkları bir başka şeyle dengelemeye çalışın. Pozitif takdirin iş ahlakı üzerinde dikkate değer bir etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle her büyük başarıyı paylaşın ve ekibin önünde takdir edin.

Tavsiye 9: Rekabeti Teşvik Edin

Danışmanlar doğal olarak rekabetçi olmalıdır. Ekibinizin rekabet ateşinin azaldığını fark ederseniz, rekabeti yeniden körüklemek sizin işiniz olmalıdır.

Gerçekten değerli bir ödül ortaya koyarak rekabet oluşturun. Unutmayın parasal bir ödül gibisi yoktur.

Ekibin performansını takip edin, ölçün ve ardından toplantıda sonuçları paylaşın. Bu rekabet ligini, ekibin odak noktası haline getirin.

Durmasını Bilin

Tavsiye 10: Susmasını Bilin

Başta anlattığım gibi, ekibinizin zamanına saygı duymalısınız.

Gerekli olmadıkça, çok uzun konuşma yapmayın. Düzenli olarak zamanı kontrol edin. Toplantıda paylaşacağınız bilgi danışmanların zamanından daha az değerli ise, toplantı yapmak yerine, bir e-posta paylaşarak onları bilgilendirmeniz çok doğru ve verimli olacaktır.  

Ekip Toplantıları Bilgi Aktarmaktan Daha Fazlasıdır

Verimli ekip toplantıları bir hedefe hizmet eder. Harika ekip toplantıları, ekibinizi birbirine yakınlaştırır, herkesin kendini değerli hissetmesini ve sistemin önemli bir parçası olduğunu fark etmesini sağlar.

Haftada bir veya iki saat, bağ kurmak, bağlılığı artırmak ve bir şirket kültürü oluşturmak için önemli bir fırsattır. Bir lider olarak bu sizin sorumluluğunuzdur.

Hepinize bol kazançlı bir hafta diliyorum.

Güven AÇIK

Okuyabileceğiniz Diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 339

Seçim Sonrasına Hazırlık

Picture of Güven AÇIK-MENTOR

Güven AÇIK-MENTOR

Gayrimenkul sektöründe edinmiş olduğum 23 yıllık deneyim ve bilgi birikimimi, sizlerle paylaşıyorum.

Seçim Sonrasına Hazırlık

Facebook
Twitter
LinkedIn

Hepimiz, Ramazan Bayramından sonra seçime odaklanacağız. Doğru mu?

2023 bir çok zorlukla bizi karşı karşıya getirdi.  Özellikle Hatay ve çevresindeki deprem çoğumuzu ve piyasaları olumsuz etkiledi. 

Şimdi ise 2023 Seçimlerine odaklandık. Sonuçların ne olacağını tahmin etmek zor. Yaşayarak öğreneceğiz.  60 yaşına gelmiş, 23 yıldır gayrimenkul sektöründe çalışmış bir kişi olarak ne olabileceğini öngörmek hiç ama hiç kolay değil. En hayırlı olanı dilemekten başka bir seçeneğimiz yok.

Seçim sonrası hakkında konuşulan, yazılan sayısız senaryolar var. Bazıları korkutucu, bazıları ise üzücü. Yapacak çok fazla bir şey yok. Yaşamda bazı şeyleri kontrol edebiliyoruz. Bazılarını ise kontrol edebilmemiz hemen hemen imkansız. 

Umarım iyi olan bir senaryo gerçekleşir.

Sadece bugüne özgü bir şeye değinmek istiyorum. Bugün 23 Nisan 2023 benim için çok özel bir gün. İnsanların önemli bir bölümü ya evinde dinleniyor ya da tatilde. Ancak böylesine değerli ve önemli bir günde evinin penceresine bir bayrak asmamak gerçekten düşündürücü. 

Apartmanlara ve evlere bakıyorum. 23 Nisan artık anılarda kalmış. Fazıl Say’ın 100. Yıl Marşını dinledim. Çok duygulandım. “Mavi Şimşek Gözler” den bahsediyor. Sonra pencereden dışarı bakıyorum. Manzara hiç iç açıcı değil. Sonra düşünüyorum. Çanakkale’de ölen çocuklar ne için öldüler diye! 

Benim bu toprak için ölen herkese bir borcum var. Onu da ödemeden kolay kolay ayrılmayacağım!

VATAN için ölmeyi göze almak

Çanakkale Şehitleri

Hayatta birçok zorluğun içinden geçmeyi başarmış, deneyimli bir girişimci olarak zor durumlarda bir birey olarak zihinsel olarak neler yaşadığımızı kısaca anlatayım.

Beklenmedik durumlar karşısında insan beyni, hızlı bir şekilde ilkel ayarlarına geri döner. Benzer durumları can havli ile tepki verdiğimiz durumlarda yaşarız. Bu gibi durumlarda beynimizin başvurduğu organ AMYGDALA ‘dır. 

Amygdala ’mız bizi hayatta tutmaya çalışır.  Bu gibi yaşamsal tehlikenin doğduğu anormal durumlarda üç tepki verir. 

Korku Tepkisi: Korku nedeniyle insan kendini korumaktan başka bir şey düşünemez. Düşünmek reflekslerle tepki verir. Bunun sonu ağır depresyona kadar gider. 

Paralize Tepkisi: Bilinmedik durum karşısında insan donup kalır. Ne yapacağını bilemez. Kitlenir. Duygu ve düşünce tepkisi vermekte çaresizdir. Mantık devreye girene kadar bu halde kalır.

Savaş Tepkisi: Bilinmedik durumla derhal mücadeleye girişir. Elindeki tüm olanakları bilinçli veya bilinçsiz olarak savaşmak için kullanır. 

Asıl olan, seçim sonrası ne olacağını bilmemek gibi beklenmedik durumlarda nasıl davranacağımızı anlamak yararımıza olur. 

Panik sonrası

İlk paniği atlatınca durumu nasıl ele almalısınız?

1- İçinde Bulunduğunuz Beklenmedik Durumu Kabullenin: İnkar etmenin, değilmiş gibi davranmanın bir faydası olmayacaktır. Siz kaçındıkça ve görmezden geldikçe sorun büyümeye devam eder. Sorunu çözmek zorlaşır. Burada ne hissettiğinize değil ne düşündüğünüze odaklanmalısınız. Yani durumu gerçek olarak kabul edin. Bu beklenmedik durumun üstesinden geleceğinize inanın. Hemen hazırlıklara girişin. Hazırlık yaparsanız üstesinden kolayca gelirsiniz. İçinde bulunduğunuz beklenmedik durumu değiştiremeyeceğinizi kabullenirseniz, çözüme odaklanabilirsiniz.

2- Bir Acil Durum Planı Oluşturun: Acil durum planı hazırlamak kolay değildir. Sizi bazı sezgisel seçimler yapmak zorunda bırakabilir. Bu gibi durumlarda birkaç çözüm yolu kullanabilirsiniz. Bunlardan en kolayı güvendiğiniz kişiler ile derhal bir “Beyin Fırtınası” ekibi kurmaktır. İkinci yöntem ise bir “Akıl Haritası” çizmektir. Her iki yöntem sizin çözüm yolu bulabilmeniz için hangi seçeneklere sahip olduğunuzu ortaya koyar. Destek için kimden yardım alabilirsiniz? Çevrenizde deneyimli kimler olabilir? Hangi yöntemi kullanırsanız kullanın bir “Acil Durum Planı” hazırda tutun.

3- Yardım İsteyin: Bunun için bolca cesarete ve manevi güce ihtiyacınız olacaktır. Sonrasında pişman olmazsınız. Bazıları için “acizken” yardım istemek çok zor olabilir. Bunu bir ego sorunu olmaktan çıkarın. Belki hiç tahmin edemeyeceğiniz bir kişi sizin çözüm ortağınız olabilir. Yardım almaktan korkmayın. Yardım beklemek gibi yanlış bir tutuma kendinizi kaptırmayın. Maddi veya manevi her tür yardımı talep edin. Utanmayın. Göreceksiniz insanlar size yardım etmek için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır. Tüm ihtiyaçlarınız için cesaretle yardım talep edin.

Yardım isteyin

4-Değiştirebileceklerinizi Hemen Değiştirin: Beklenmedik durumda ne değiştirmeniz gerekiyorsa, hızlıca karar alıp uygulayın. Sonuçlarını fazla irdelemeyin. Öfkenize ve kaygılarınıza yenik düşmeden kararlar alıp harekete geçin. Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilerek davranın. İçinde bulunduğunuz durumu değiştirmek mümkün olmayabilir. Ama siz tepkilerinizi bilinçli olarak seçebilir ve değiştirebilirsiniz. Bu yeteneğe doğal olarak sahipsiniz. Bu değişimler geceden sabaha olmayacaktır. Kararlılıkla devam ederseniz sonunda kazanan siz olursunuz. Bu güce sahip olduğunuzu bilmek, sizi daha iyi hissettirecek ve motive edecektir.

5-Neleri Değiştiremeyeceğinizin Farkında Olun: Gerçekçi olun. İçinde bulunduğunuz durum zor ve yıkıcı olabilir. Bu durumdayken neleri değiştirebileceğinizin ve neleri değiştiremeyeceğinizin farkında olmak size zaman ve güç kazandırır. Bazı şeylerin değişeceğini umarak ve bekleyerek zaman harcamak sizi sadece tüketir. Bazı çözüm olanakları sizin elinizdeyken bazıları sizin elinizde olmayabilir. Bunu olgunlukla karşılayın. Bu çaresizliğin nedenini sorgulamak yerine çözüm yolları aramak size daha fazla kazanç sağlayacaktır.

Duyguları yönetmek

6-Duygularınız ile Başa çıkma Yöntem ve Becerileri Öğrenin: İçinde bulunduğunuz durumun bir haksızlık olduğunu düşünebilirsiniz. Bu sizi öfkelendirebilir. Korkutabilir. Hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Bütün bu duygusal travmalar size ağır gelebilir. Bütün bu çaresizliklerin bir çözümü vardır. Zihinle beden arasında güçlü bir ilişki olduğunu unutmayın. Zihninizi bu olumsuz duygulardan uzak tutmak için bedeninizden yararlanabilirsiniz. Sizi motive edecek ve heyecanlandıracak kitaplar okuyun. Sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirin. Hep ertelediğiniz eğitimleri internetten alarak kendinize yatırım yapın.

7-Ne öğrendiğinize Odaklanın: Her felaketten ders çıkarın. Her kriz içinde bir fırsat barındırır. Ne öğreniyorsunuz? Felaketten ne öğrenmiş olarak çıkacaksınız? Belki bu beklenmedik durumdan daha güçlü bir insan olarak çıkacaksınız. Belki çok değerli bir yaşam dersi alacaksınız. Belki kendinize yeni bir yaşam kurmaya karar vereceksiniz. Belki yanlış bir kariyerde olduğunuzu fark edeceksiniz.  Her zorluk sizi eskisinden daha iyi yapacaktır.

Yeni haftanızın güzel ve keyifli geçmesini diliyorum. 

Sağlıkla kalın ve mutlu kalın.

Güven AÇIK

Okuyabileceğiniz diğer Blog Yazılarım

Ofis Gelir Paylaşım Oranları

Ofis paylaşım oranları son dönemde önüme sıkça çıkan sorunlardan bir tanesi olmaya başladı. Bu yazımda bu konuyu ele almak istiyorum. Çünkü gelecekteki günlerde ofislerde önemli sorunlar yaşanacak gibi.

Neden Dijital Pazarlama

Günümüz gayrimenkul pazarı tam anlamı ile “Alıcı Pazarı”. Gayrimenkul danışmanı hangi pazarlama yöntemlerini kullanmalı?

Visits: 268